21 Kasım 2015 Cumartesi

“Adâlet! Adâlet! Adâlet!”

Ehlullahtan Behlûl Dânâ, bir gün halife Harun Reşit ile karşılaşır. Kendisini tanıyan hükümdar, bu zata:

“–Ey Behlûl! Nereden geliyorsun böyle?” diye sorar. O, hiç düşünmeden:

“–Cehennemden geliyorum” cevabını verir.

Harun Reşit, şaşırarak tekrar sorar:

“–Ne işin vardı orada?”

Behlûl Dânâ anlatır:

“–Efendim; ateş lâzım olmuştu. Cehenneme gideyim de biraz isteyim dedim. Fakat oradaki memur bana:

“–Burada ateş yoktur” dedi.

“–Nasıl olur, Cehennem ateş yeri değil mi?” diye sorunca:

“–Evet; gerçekten burada ateş yoktur. Her gelen, ateşini Dünyadan getirir» cevabını verdi.”

Dehşete kapılan Harun Reşit büyük bir üzüntüyle sordu:

“–Behlûl! Ne yapayım ki, oraya ateş götürmeyeyim?” Behlûl Dânâ, hızla uzaklaşırken haykırdı:

“–Adâlet! Adâlet! Adâlet!”